notification-announcements

Duyurular

 

Webinar | Yeni Normal: Dinamikler Statiklere Karşı

23.02.2021

  1. Salgın gerek iş gerekse özel hayatınız açısından hangi değişikliklere yol açtı? Neleri iyi yönettiğinizi, neleri yönetemediğinizi düşünüyorsunuz?

Pandemi başladığında önceliğimiz çalışma arkadaşlarımızın sağlığını koruyarak işlerin kesintisiz devam etmesini sağlamak oldu ve bunu yıllardır tüm paydaşlarımıza yönelik çalışma araçlarımızda gerçekleştirdiğimiz dijitalleşme çalışmaları sayesinde hızlıca gerçekleştirebildik. Ardından, zaten esnek ve çevik olan çalışma modelimizi hibrit düzen geçirerek, kalıcı olarak yeni normale uyumlandırdık. Diğer taraftan bu lokasyon ve mesai saati bağımsız çalıştığımız yeni düzende herhangi bir deprem, enerji kesintisi gibi olasılığı yüksek bir tehditlerin gerçekleşmesi anında iş sürekliliği planlarımızın ve içerdiği acil durum ve kriz yönetim başlıklarının kapsamının yetersiz olduğunu gördük. Şu an tüm iş sürekliliği çalışmalarını teknik değil ama idari anlamda baştan sona gözden geçirerek hibrit modeli kapsayacak şekilde güncelliyoruz. Son 6 ayda fazlaca seyahat etme şansım oldu. Mekân bağımsız çalışabildiğimiz için Türkiye’nin farklı şehirlerinde sevdiklerimle ve ailemle sadece tatil süresiyle kısıtlanmayıp iş günlerine de yayılacak şekilde vakit geçirme fırsatı buluyorum.  Sevdiklerimle vakit geçirerek ve farklı şehirlerin doğal ve kültürel alanlarında yürüyüşler yaparak zihnimi olumsuz düşüncelerden arındırıyorum.

  1. Bu yeni dönemin tehditleri ve fırsatları neler? Kadınlara bu fırsatları değerlendirmek için neler öneriyorsunuz?

Elbette her tehdit ve kriz birtakım fırsatları da beraberinde getiriyor. Bu dönem, kurumlar açısından zorlu ve bir yandan da dijital dünyaya hızlı adapte olmak için fırsatlar içeren oldukça kritik bir süreç. Uzaktan çalışmanın artık iş hayatının bir gerçeği olduğunu kabul ederek her kurum kültürünü ve iç dinamikleri de hesaba katarak kendi çalışma modelini belirlemeli.

Yapılan araştırmalarda işinden uzaklaşmak zorunda olan kadın/erkek istatistiklerinde, pandeminin kadınlar için bir tehdit haline geldiğini çarpıcı olarak görüyoruz. Fakat bu durumun uzun vadede kadınlar için bir fırsata dönüşeceğini düşünüyorum. Ekiplerde bu durumu tecrübe etmeye başladım.  Evlilik veya annelik sebebiyle sorumlulukları artan ya da lokasyon değiştirmek zorunda kalan kadınlar artık hibrit model ile iş hayatından kopmak ya da iş hayatına ara vermek zorunda kalmadan daha kalıcı ve uzun süreli yer alabilecekler. Ayrıca yine hibrit model ile sanayi kentleri dışında yaşayan kadınların mahrumiyetlerinin azalacağını öngörüyorum.

  1. Araştırmalar salgın döneminde işten çıkarılanların, ayrılanların yüzde 80'inin kadın olduğunu gösteriyor. Bu tabloyu değiştirmek ve kadının çalışma hayatının her kademesindeki varlığını artırmak için neler önerirsiniz?

Tabi ki burada en büyük sorumluluk kurumlara düşüyor, kadının özellikle bu gibi zor dönemlerde işe adaptasyonu için alınan tedbirleri bir ayrıcalık değil pozitif ayrımcılık olarak görmeleri gerekiyor. Buna ilaveten çevik ve esnek yapılanmanın hız kazandığı yeni normalde, T şeklinde insan olarak tanımladığımız multitask çalışanlara dönüşümün, kadınların doğası gereği erkeklere göre daha hızlı ve kolay olacağını düşünüyorum. Kadınların çeviklik konusuna odaklanmaları ve bu dönüşüme kendi uzmanlık alanlarında ve kurumlarında liderlik etmelerini öneririm.

Biz Multinet Up olarak başta WTech Derneği olmak üzere, WEConnect International, #HeforShe Birleşmiş Milletler Kadını Güçlendirme Platformu, YenidenBiz Derneği gibi çok değerli kuruluşlarla iş birlikleri yürütüyoruz ve çalışmalarımızın somut çıktılarını aldığımızı görüyoruz. Gururla ifade etmeliyim ki Multinet Up’taki kadın yönetici oranı her sene artıyor, müdür ve üstü görevlerde kadın çalışan oranımız 2019’da %39’iken, 2020’de %50’ye ulaştı.

  1. Salgın sonrası nasıl bir dünya tasavvur ediyorsunuz? Yeni ve bambaşka bir düzene mi geçilir, yoksa eski düzen yüzeysel rötuşlarla devam mı eder?

 İnsanoğlunun “dijital olan” ile bağının hiç olmadığı kadar güçlendiği bir dönemdeyiz. Küresel danışmanlık şirketi McKinseyin araştırma birimi MGI tarafından yayınlanan rapora göre, 2030 yılı itibariyle her 16 kişiden 1’i meslek değiştirmek zorunda kalacak. Yalnızca bu veriler bile gösteriyor ki yaşam tarzımız ve çalışma şeklimiz kökten bir şekilde değişiyor. Üstelik genç kuşaklar bu değişimi çok daha radikal bir şekilde deneyimliyor. Eski düzen bir süre daha devam edecek olabilir ama orta vadede iş yapma şekillerimiz, yeteneklerimiz ve yetkinliklerimiz bugünkünden çok farklı olacak ve bambaşka bir düzen ortaya çıkmış olacak.